Ünlü şarkıcı Hande Yener, meme kanserini yenme deneyimiyle kadınlara güç verdi

Meme kanserinde elle yapılan muayenenin hayat kurtarabileceğinin en çarpıcı örneklerinden biri, ünlü sanatçı Hande Yener. 5 yıl önce kendi kendini elle muayene ederken kitle hissedip hemen doktora giden ve meme kanseri olduğunu öğrenen ünlü sanatçı Hande YenerAcıbadem Maslak Hastanesi’nde düzenlenen etkinlikte meme kanserini nasıl yendiğini ve yaşadıklarını içtenlikle anlattı… 

Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’nin desteğiyle gerçekleştirilen “Meme Kanserine Karşı  Her Raunda Hazırız” etkinliğine katılan Acıbadem Üniversitesi Senoloji Enstitüsü Başkanı ve Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez, Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Esen İçten ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe de tanı ve tedavide en yeni gelişmeleri paylaştılar, katılımcılardan gelen soruları yanıtladılar… 

Dünya genelinde her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Erken evrede tanı alan her 10 kadından 9’u ise meme kanserinden tamamen kurtuluyor. Kadınların ayda bir kendi kendine yapacakları meme muayenesi erken tanıda kritik rol oynuyor. Bunun en önemli örneklerinden biri ünlü sanatçı Hande Yener oldu. 5 yıl önce kendi kendini elle muayene ederken memesinde kitle hissedip hemen doktora giden ve meme kanseri olduğunu öğrenen Hande Yener, o dönem ailesini ve sevenlerini üzmemek için kanser tedavisi gördüğünü kimseye anlatmamıştı. Prof. Dr. Cihan Uras’ın başarıyla gerçekleştirdiği ameliyat ile kanseri yenen Hande Yener, Acıbadem Maslak Hastanesi’nde Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ve Acıbadem Üniversitesi Senoloji Enstitüsü desteğiyle gerçekleştirilen “Meme Kanserine Karşı Her Raunda Hazırız” etkinliğinde yaptığı konuşmada, “Kadınlara elle muayenenin ve erken teşhisin önemini anlatmak zorundayım” diyerek yaşadığı sancılı süreci tüm detaylarıyla, içtenlikle anlattı.

Hande Yener: “Çok büyük şey yaşayıp, erken tanı sayesinde grip gibi atlattım”

Meme kanserini, kendi kendine elle yaptığı muayene sırasında fark ettiğini, erken tanı ve doğru ellerde doğru tedavi sayesinde hızlıca atlattığını dile getiren Hande Yener konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Erken tanı için kendi kendini elle muayene çok önemli. Açıkçası bu kadar büyük şey yaşayıp, grip atlatmışım gibi çıktım hastalıktan. Değerli hocalarımın sayesinde, çok ağır bir şey yaşayıp çok hafif atlattım. Duyduğumda çok büyük travma yaşadım. Ben kendimi çok seven bir kişiyim, bu nedenle kendi kontrolümü elimle kendime yapıp, kendim buldum. O süreçte pandemi süreciydi, herkes hastanelere gitmekten korkarken ben hastaneye koşa koşa geldim. Henüz Cihan hocamızla tanışmamıştım, klasik jinekolojik kontrolümden birinde doktoruma ‘ben mememde bir şey hissediyorum, bakabilir misiniz?’ dedim. ‘Paniklik bir şey yok, takip ederiz’ deyip eve yolladı. Ama ben bir şey hissediyordum, çünkü bir şey vardı ve 3 ayı zor geçirdim, koşa koşa tekrar doktora gittim. ‘Bir şey var’ dedim. Bana ‘mamografi çektirelim mi?’ dedi, ‘tabi ki’ dedim. Akşam 7’de gittim, çektirdim, laboratuvarın önünde bekliyorum, kimseler yok. Hocalardan birinin odasına girdim. Keşke girmeseydim! O sırada laboratuvardaki doktorun ‘felaket’ diye konuştuğunu duydum. Yığıldım, büyük bir kriz geçirdim, ağlıyorum. Arkadaşımı aradım, ‘Cihan hoca’yı bul’ dedi bana. Hocamız akşam 7’de rapor okumaya hastaneye gidiyormuş. Cihan hoca beni kabul etti, odasına girdiğim an aydınlandım ben. Huzurlu bakışı ve profesyonelliğiyle beni çok rahatlattı. ‘Yarın sabah parça alacağım ama o kadar kötü durumun yok’ dedi. Annemden, ablamdan, oğlumdan, ailemden bir sene sakladım. ‘Hatam neydi, neden böyle oldum’ diye düşündüm. Ertesi gün ameliyat oldum. Bütün ekip odaya girdiler ve hocam elimi tuttu, dedi ki ‘lenfler güzel, hiçbir problem yok, iki üç güne taburcu olabilirsin.’  Direnlerim 15 gün kaldı, evdekiler fark etmesin diye ceplerime sakladım. Sonra ‘bu senin ikinci şansın, işine gücüne git’ dedim kendi kendime. Altın Kelebek’te ödül almaya direnlerimle gittim, direnlerimi vatkalarımın içine soktum belli olmasın diye… Bu süreçte uzaya fırlatılıp geri geldim adeta. 6 ayda bir kontrol oluyorum. Şu an 4. yılımdayım. Emin ellerde, güvende olmak, harika bir doktorla bu süreci atlatmak benim için çok büyük bir şans.”

Sağlığına çok özen gösterdiğini vurgulayan Yener “Hem yokmuş gibi, hem de işin ciddiyetinin farkında olarak adım adım ilerleyip, sağlığım için neler yapabilirim bunu sürekli takip ettiğim için, hala da öyleyim, spor yapıyorum, iyi besleniyorum, uykuma dikkat ediyorum, sebzeyle besleniyorum, bol su içiyorum ve sık sık hocamızı ziyaret ediyorum” diye konuştu.

Prof. Dr. Cihan Uras: “Erken tanı ile meme kanserini tamamen yenmek mümkün”

Acıbadem Üniversitesi Senoloji Enstitüsü Başkanı ve Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras konuşmasında; meme kanserinde erken tanı sayesinde hastalıktan büyük oranda hatta tamamen kurtulmanın mümkün hale geldiğini belirterek “Tekrar vurgulamak isterim ki; erken tanı çok önemli. Erken tanı hayat kurtarır. Erken tanının sağlanması da tarama yöntemleri ve kadınlarımızın kendi kendilerini muayene ederek memelerini tanımalarından geçiyor” dedi. Günümüzde meme kanseri tedavisinde çok ciddi ilerlemeler kaydedildiğini belirten Prof. Dr. Uras sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sayede çok ileri evredeki meme kanserli hastalarımızı iyi bir tedaviyle başlangıç noktasına döndürüp yeniden sağlıklı bir yaşama devam etmelerini sağlayabiliyoruz. Meme kanserlerinin biyolojik yapısını öğrendiğimizden beri her tümöre farklı yaklaşımlarımız var. Bunlar arasında standart kemoterapiler, antihormon tedavileri, immünoterapiler ve ‘akıllı ilaç’ olarak bilinen hedefe yönelik tedaviler var. Bu sayede kadınlarımızı çok daha etkili bir şekilde tedavi ederek sağlıklarına kavuşturabiliyoruz.”

Prof. Dr. Özlem Sönmez: “Birkaç dakikalık bir kontrol, bir ömürlük fark yaratabilir”

Erken tanının meme kanseriyle mücadelede yaşam süresini ve tedavi başarısını belirleyen en kritik faktör olduğunu söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez, “Basit bir tarama, bir hayatın yönünü değiştirebilir. Modern tıpta artık geç kalmak istemeyen değil, erken davranan kadınlar kazanıyor. Çünkü birkaç dakikalık bir kontrol, bir ömürlük fark yaratabilir” dedi. Günümüzde ‘her hastaya aynı tedavi’ döneminin geride kaldığını vurgulayan Prof. Dr. Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Her hastaya, kendi biyolojisine uygun en etkili tedavi uygulanabiliyor. Bu yaklaşım tedavideki başarıyı artırırken, yaşam kalitesini koruyor. Bilim artık yalnızca hastalığı değil, hastayı merkeze alıyor. Çünkü her kadının kanseri farklı ve tedavisi de öyle olmalı.  Meme kanseriyle mücadelede bilim artık bir devrim çağında. Yeni nesil hedefe yönelik tedaviler, immünoterapiler ve klinik araştırmalar sayesinde her geçen gün daha fazla kadına umut doğuyor. Her yeni keşif, bir sonraki raundun daha güçlü geçmesini sağlıyor.”

Prof. Dr. Gül Esen İçten: “Mamografi zararlı değil!”

Mamografik taramanın erken tanıda etkinliği kanıtlanmış bir yöntem olduğuna dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Esen İçten, “Mamografi ülkemizdeki tüm hastanelerde ve KETEM tarama merkezlerinde sunulan bir hizmet. Günümüzde sıklığı giderek artan meme kanserinin tanısında gecikmemek için 40 yaşın üzerindeki tüm kadınlar bu hizmetten yararlanmalı. Yanlış bilgilendirmeler nedeniyle kadınlarımız mamografi tetkikinden çekiniyor ve zararlı olduğunu düşünüyor. Mamografi çekimlerinde dikkat edilmesi gereken faktörler, cihaz kalitesi ve incelemeyi değerlendirecek olan radyoloğun tecrübesi” dedi. Buna karşın mamografinin tek başına tüm meme kanserlerini saptayamayacağını vurgulayan Prof. Dr. İçten sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle meme dokusu yoğun olan kişilerde erken tanı, tümörün yayılımını değerlendirme ve tedavi sonrası için ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç var. Erken tanıda risk bazlı yaklaşımlar gelecekte daha çok kullanılacak. Risk durumlarına göre kişiye özel planlanacak incelemeler daha fazla kadının en erken evrede tanı almasını sağlayacak.”

Prof. Dr. Nuran Beşe: “Gereksiz Protez Ameliyatlarından Kaçınılmalı”

Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe, günümüzde tedavi sürelerinin kısaldığını belirterek “Radyoterapiyi çok özel bir durum olmadıkça 15-16 seansta tamamlıyoruz. Tedavilerde hastanın yaşam kalitesini koruyarak mümkün olduğunca en etkili, en minimal uygulamalara yöneliyoruz. Uygun hastalarda tüm meme yerine tümörün bulunduğu bölgeyi yani parsiyel meme ışınlaması uygulayarak kalp ve akciğerin aldığı dozları neredeyse sıfıra indiriyoruz ve radyoterapiyi 5 günde tamamlıyoruz” dedi. Hastaların gereksiz protez ameliyatlarından kaçınmaları gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Beşe şöyle konuştu: “Gerçekten bir risk varsa -örneğin BRCA 1/2 pozitifliği gibi genetik bir faktör söz konusuysa ya da cerrah tarafından memenin takibi çok zorsa, memede farklı kadranlarda tümör varsa, özetle hekim bu işlemi mutlaka gerekli görüyorsa hastalığın olduğu memenin ya da her ikisinin boşaltılması gündeme gelebilir. Ancak işlem hastanın isteğiyle, ‘her iki meme boşaltılsın ve bu hastalıktan kurtulayım’ yanılsaması ile yapıldığında kozmetik sonuç ne kadar iyi olursa olsun kişi yapay iki meme taşıyor olur ve hiçbir zaman kendi memesi kadar konforlu olamaz. Eğer hastaya implant takıldıktan sonra radyoterapi uygulanması gerekirse bu durumda çok daha dikkatli olunmalı. İmplantı etkileme ve kozmetik sonucu bozma riski ile karşı karşıya oluruz. Bu nedenle hastalar bu kararı tamamen doktorlarına bıraksınlar ve mutlak gerekli ise yaptırsınlar. Sonuçta meme koruyucu cerrahi ve radyoterapi altın standart olarak kabul edilmektedir.”

EN

Singer Hande Yener Inspires Women With Her Breast Cancer Survival Story

Her experience proves that self-examination can save lives

One of the most striking examples of how self-breast examination can save lives is that of famous Turkish singer Hande Yener.
Five years ago, while performing a self-exam, Yener felt a lump in her breast and immediately consulted a doctor — only to learn she had breast cancer.

At an awareness event organized at Acıbadem Maslak Hospital, she spoke openly about her journey and how she overcame cancer with courage and early diagnosis.

 

“Ready for Every Round Against Breast Cancer” Event

Held with the support of the Pink Traces Women’s Cancer Association, the event titled “Ready for Every Round Against Breast Cancer” brought together leading specialists:
Prof. Dr. Cihan Uras, Head of Acıbadem University Senology Institute and General Surgery Specialist;
Prof. Dr. Özlem Sönmez, Medical Oncology Specialist;
Prof. Dr. Gül Esen İçten, Radiology Specialist; and
Prof. Dr. Nuran Beşe, Radiation Oncology Specialist.
Experts discussed the latest advances in diagnosis and treatment while answering participants’ questions.

Globally, one in eight women faces the risk of developing breast cancer during her lifetime. Yet, nine out of ten women diagnosed at an early stage fully recover.
Regular self-breast examination once a month remains a critical tool for early detection — as in Hande Yener’s case.

 

Hande Yener: “It felt like overcoming the flu — thanks to early diagnosis.”

“Self-examination is crucial for early diagnosis,” said Yener.
“I went through something huge, but because it was caught early, I came out of it as if I’d recovered from the flu.
Thanks to my doctors, what could have been devastating became manageable. When I first heard the diagnosis, it was a major trauma.
I’ve always been very self-aware — that’s how I found it myself.
It was during the pandemic, and while everyone avoided hospitals, I ran to one.”

She recalled her journey vividly — from the first moment she felt the lump to the successful surgery performed by Prof. Dr. Cihan Uras.
She even kept the treatment a secret from her family for a year to avoid worrying them.

“When Prof. Uras told me my lymph nodes were clear, I knew I’d been given a second chance. I even attended the Golden Butterfly Awards with my surgical drains hidden in my dress padding! It was as if I’d been launched into space and returned safely.”

Yener added that she continues to prioritize her health:

“I eat well, exercise, sleep properly, drink plenty of water, and stay in close touch with my doctor. Health is my top priority.”

 

Prof. Dr. Cihan Uras: “With early diagnosis, breast cancer is fully curable.”

Prof. Dr. Cihan Uras, Head of Acıbadem University Senology Institute, emphasized that early diagnosis remains the key to complete recovery:

“Early detection saves lives. The foundation of this lies in screening methods and in women knowing their own bodies through self-examination.
With today’s medical advances, even patients diagnosed at advanced stages can return to healthy lives.”

He noted that breast cancer treatment has entered a new era with personalized therapies, including targeted drugs, hormone treatments, and immunotherapies.

 

Prof. Dr. Özlem Sönmez: “A few minutes can change a lifetime.”

Prof. Dr. Özlem Sönmez, Medical Oncology Specialist, stressed that a simple screening can change the course of a life:

“We’re now in an age where women who act early — not those who wait — are winning the fight.
A few minutes of checking can make a lifetime of difference.”

She underlined that modern oncology focuses on personalized medicine, where each patient’s treatment is tailored to her unique biology:

“Every woman’s cancer is different — and so must be her treatment.
Science is now centered on the patient, not just the disease.”

 

Prof. Dr. Gül Esen İçten: “Mammography is not harmful!”

Prof. Dr. Gül Esen İçten, Radiology Specialist, clarified misconceptions about mammography:

“Mammography is a proven and essential method for early diagnosis.
All women over 40 should take advantage of this service available in hospitals and screening centers.
Contrary to common myths, mammography is safe. The key is the quality of the equipment and the expertise of the radiologist.”

She added that dense breast tissue may require additional imaging techniques and that risk-based screening will shape the future of early detection.

 

Prof. Dr. Nuran Beşe: “Avoid unnecessary prosthetic surgeries.”

Prof. Dr. Nuran Beşe, Radiation Oncology Specialist, stated that treatment durations have significantly shortened:

“Today, radiotherapy can often be completed in just 15–16 sessions — and sometimes even in 5 days using partial breast irradiation.
Our goal is always to achieve the best results while preserving patients’ quality of life.”

She cautioned against unnecessary preventive mastectomies:

“Such procedures should only be performed when medically necessary — for example, in cases of BRCA1/2 gene positivity or multiple tumors in different breast quadrants.
Otherwise, even if cosmetic results are good, artificial breasts can never replace natural comfort.”

Prof. Beşe concluded by reaffirming that breast-conserving surgery and radiotherapy remain the gold standard in modern treatment.