Health Life Kurucusu Cihan Kılıç Aydın ile Türkiye’nin manevi şifa potansiyelini, yaşlanan dünya nüfusuna karşı yeni sağlık vizyonunu konuştuk.
Röportaj: Şükriye Tahir
Dünya Sağlık Örgütü’nün sadece fiziksel sağlık değil, sosyal ve duygusal sağlık konularında da çalışmalar yaptığını biliyoruz. Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir?
Dünya Sağlık Örgütü artık sadece hastalıkları değil, yaşam kalitesini konuşuyor. Ekonomiden tarıma, enerjiden sağlığa kadar birçok başlıkta protokoller geliştiriyor. Bunlardan biri de yaşlılıkla ilgili. Çünkü dünya nüfusu büyük bir hızla yaşlanıyor. 2030 yılında yaşlı sayısının 1.4 milyarı bulacağı öngörülüyor. Türkiye de bu sürecin içinde; gençleşmeyen bir nüfusumuz var ve artık bu konuda harekete geçmemiz gerekiyor.
Sağlık turizmi açısından bu yaşlanma süreci ne ifade ediyor?
Yaşlılık sadece fiziksel bir durum değil. Duygusal, zihinsel, sosyal ve manevi yönleri de var. Dünya Sağlık Örgütü, “sosyal ve duygusal iyilik” başlıkları altında ülkelerin yeni sağlık modelleri oluşturmasını bekliyor. Bizim de Türkiye olarak bunu artık ciddiyetle ele almamız lazım.
Peki Türkiye’nin bu noktadaki avantajı nedir sizce?
Bizde inanılmaz bir potansiyel var. Efes var, Mevlana var, kaplıcalarımız, camilerimiz, Tyne House’larımız, bungalovlarımız… Yani doğayla, inançla ve huzurla iç içe alanlarımız çok fazla. Ama bunları yeterince tanıtamıyoruz. Oysa ki Avrupa, Türkiye’ye şifa için yöneliyor. Ancak biz sadece ilaç temelli bir sağlık turizmi sunuyoruz. Oysa maneviyatla, doğayla, inançla iyileşme de mümkün.
Yani diyorsunuz ki şifanın dili çok yönlü olmalı…
Aynen öyle! Psikiyatride ve psikolojide artık sadece ilaçla değil, maneviyatla da şifa aranıyor. İnsanlar Budist de olabilir, Hristiyan da, Musevi de, Müslüman da… Her inancın içinde bir şifa var. Din adamları da artık şifacı konumuna geliyor. Türkiye inanç merkezleri açısından çok zengin bir ülke. Buraya gelen insanlar, sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da iyileşebilir.
Türk halkının bu konuda doğal bir avantajı olduğunu da söylediniz…
Kesinlikle. Bizde sevgi, şefkat, güven gibi duygular çok güçlü yaşanır. İnsanlar bizde sıcak karşılanır. Vücut diliyle bile iyileştirme enerjisi veririz. Bu da sağlık turizminde çok kıymetli. Bir ziyaretçi sadece bir hastaneye değil; bir camiye, bir türbeye, bir doğa yürüyüşüne çıktığında da şifa bulabiliyor.
Peki Türkiye DSÖ kriterlerine uygun bir model geliştirebilir mi?
Elbette. Bizim hem kaynaklarımız var hem de bu yaklaşımı hayata geçirebilecek altyapımız. Önemli olan bu potansiyeli fark edip bütünsel bir sağlık vizyonu geliştirmek. Yani fiziksel iyilik, duygusal iyilik, manevi iyilik, sosyal iyilik… Bunların hepsi bir bütün. Ve Türkiye bu bütünün tam merkezinde yer alabilir.
Health Life Hakkında
2018 yılında kurulan Health Life, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında yeni ve etkili yaklaşımlar geliştirmeyi hedefleyen bir danışmanlık ve organizasyon platformudur. Fiziksel tedavinin yanı sıra zihinsel ve ruhsal iyileşmeyi de önemseyen bütüncül bir vizyonla çalışmalarına devam etmektedir.