Röportaj: Şükriye Tahir
Akciğer kanseri, dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanser türlerinden biri. Özellikle ileri evre hastalarda, sadece akciğerle sınırlı kalmayan yaygın komplikasyonlar görülebiliyor. Bunlardan biri de, çoğu zaman sessizce ilerleyen, ancak hayati risk taşıyan pıhtı oluşumu.
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan ile, ileri evre akciğer kanserli hastalarda görülen venöz tromboembolizm (VTE) yani pıhtı gelişimini, bu riskin neden arttığını ve nasıl yönetilebileceğini konuştuk.
Akciğer kanseri olan hastalarda pıhtı oluşumu neden bu kadar yaygın görülüyor?
Kanser hastalarında genel olarak pıhtı atma (tromboemboli) riski yüksektir. Ancak bu risk, akciğer kanseri gibi ileri evre kanserlerde çok daha fazla artar. Çünkü bu hastalarda hem arteriyel (atar damar), hem de venöz (toplardamar) sistemlerde pıhtı oluşma ihtimali yüksektir.
Kanserin kendisi ve kanserin tedavileri—özellikle kemoterapi—kan damarlarının iç yüzeyine zarar verebilir, kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilir. Hastalar uzun süre hareketsiz kalabildiği için bu da riski yükseltir.
Bu nedenle özellikle ileri evre hastalarda, pıhtı gelişiminin önlenmesi için kan sulandırıcı (antikoagülan) tedavilere erken dönemde başlanması gerekebilir.
Pıhtı vücudun hangi bölgelerinde oluşabiliyor?
En sık bacak toplardamarlarında görülür. Çünkü özellikle hareketsiz kalan hastalarda, yer çekiminin etkisiyle kanın bacaklarda göllenmesi söz konusu olur.
Bunun dışında karın içi damarlar, kollar ve en tehlikelisi olan akciğer damarları da pıhtı açısından risk altındadır. Özellikle pulmoner emboli dediğimiz durumda, pıhtı akciğerlere ulaşarak ani solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, çarpıntı ve bazen balgamda kan gelmesi gibi çok ciddi belirtilere yol açabilir.
Pıhtı geliştiğinde her zaman belirti verir mi?
Hayır, ne yazık ki bazı hastalarda pıhtı tamamen belirtisiz seyredebilir.
Ancak örneğin bacak damarlarında pıhtı oluşmuşsa; hastada bacakta şişlik, ağrı, kızarıklık ve ısı artışı gibi belirtiler görülebilir.
Karın içi damarlarında pıhtı varsa, hasta karın ağrısı, hassasiyet hissedebilir.
Eğer pıhtı akciğere atarsa, bu durumda ani nefes darlığı, göğüs ağrısı, kalp çarpıntısı, hatta balgamda kan gelmesi gibi çok ciddi klinik bulgular ortaya çıkar.
Bazı hastalarda bu belirtiler çok ani gelişir ve müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Kanserin kendisi mi pıhtıya neden oluyor, yoksa tedavi süreci de etkili mi?
Her ikisi de.
Kanser hücreleri bazı biyokimyasal maddeler salgılayarak kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Bu maddeler, damar iç yüzeyine zarar verir, enflamasyon (yangı) oluşturur ve pıhtı oluşumunu tetikler.
Ayrıca kanser tedavilerinde kullanılan bazı kemoterapi ilaçları, damarların iç yapısında mikroskobik düzeyde hasara yol açarak, pıhtının oluşmasını kolaylaştırır.
Kanserli hücrelerin türü, yaygınlığı, hastanın genel durumu, hareketsizlik, beslenme bozukluğu, ağrı kesici kullanımı, obezite, östrojen tedavileri gibi birçok faktör bu riski artırır.
Peki bu riski nasıl kontrol altına alabiliriz?
Öncelikle, hem hastalar hem de hasta yakınları pıhtı riskine karşı bilinçli olmalı.
Uzun süreli hareketsizlikten kaçınılmalı, hastalar mümkün oldukça hareket ettirilmeli, bol sıvı tüketimi sağlanmalı.
Riskli hastalara doktor kararıyla önleyici kan sulandırıcı tedavi başlanabilir.
Ayrıca obezite kontrolü, varis çoraplarının kullanımı, bazı durumlarda düşük doz aspirin kullanımı gibi destekleyici önlemler de faydalı olabilir.
Pıhtı tanısı konduktan sonra nasıl bir tedavi uygulanıyor?
Tanı konulması için öncelikle görüntüleme yöntemleri kullanıyoruz.
Örneğin, bacakta derin ven trombozundan şüpheleniyorsak doppler ultrason, akciğer pıhtısı şüphesinde ise BT anjiyografi kullanıyoruz.
Tanı kesinleştikten sonra hemen antikoagülan tedaviye yani kan sulandırıcı ilaçlara başlanır.
Bu tedavi genellikle 3 ila 6 ay sürer, bazı durumlarda ise daha uzun kullanılması gerekebilir.
Heparin türevleri, DOAC (Direct Oral Anticoagulant) grubu ilaçlar gibi çeşitli seçenekler vardır. Ancak bu ilaçlar kanama riski taşıdığı için, mutlaka doktor kontrolünde ve düzenli takip altında kullanılmalıdır.
Varis çorapları gibi destekleyici uygulamaların yeri nedir?
Varis çorapları özellikle bacak toplardamarlarındaki pıhtı riskini azaltmada çok etkilidir.
Ayrıca çorap kullanımı, pıhtı sonrası oluşabilecek post-trombotik sendromun da önüne geçebilir.
Bunun yanında fizyoterapist eşliğinde yapılacak egzersizler, bacak kaslarının aktif çalışmasını sağlayarak pıhtı oluşumunu engeller.