Bütünsel Sağlık Uzmanı Merve Tüfekçi Emre ile modern yaşamın görünmeyen toksik ilişkilerini konuştuk. Emre, hem insanlarla hem de alışkanlıklarımızla kurduğumuz bağların zihinsel, fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerindeki etkilerini anlattı.
Röportaj: Şükriye Tahir
Toksik ilişki deyince genelde akla insanlar geliyor. Siz bu kavrama nasıl bir açıdan yaklaşıyorsunuz?
Toksik ilişki sadece bir kişiyle yaşanmaz. Yediğiniz yemek, izlediğiniz içerik, soluduğunuz ortam hatta kendi düşünce kalıplarınız bile sizi hasta edebilir. Bu da bir tür toksik ilişkidir. Modern yaşamın içinde fark etmeden sürdürdüğümüz bu tür ilişkiler zihin, beden ve ruh sağlığımız üzerinde yıkıcı etkilere yol açabiliyor. Sağlıklı sınırlar kurmak, hem insanlarla hem de alışkanlıklarla olan bağlarımızı dönüştürmekle başlıyor.
Yani yalnızca insanlarla değil, gıdalarla ya da medya içerikleriyle de toksik ilişkiler kurabiliyoruz diyorsunuz?
Kesinlikle. Sadece insanlar arasında değil; gıdalarla, kültürle, hatta maruz kaldığımız medya içerikleriyle bile toksik ilişkiler kurulabiliyor. Yaşam kalitesini artırmak için bireylerin bu ilişkileri fark etmesi ve sağlıklı sınırlar koyması gerekiyor. Kötü beslenme, negatif medya içerikleri ve sağlıksız alışkanlıklar da toksik bağlara dönüşebilir.
Beslenme bu konuda önemli bir yer tutuyor olmalı. Toksik gıdalarla nasıl bir bağ kuruyoruz?
Hazır, sağlıksız ve paketli gıdalar zaman içinde vücudu kronik hastalıklara açık hale getiriyor. Bu tür yiyecekler solunumdan sindirime kadar birçok sistemi olumsuz etkileyebilir. Bu tarz gıdalarla bedenimizin dengesi bozuluyor. Nefes almak zorlaşıyor, mide ve böbrek rahatsızlıkları başlıyor, zihinsel netlik kaybolabiliyor. Bu da aslında toksik bir ilişki biçimidir.
Beden bu toksik bağlara nasıl tepki veriyor? Ne gibi belirtiler gösteriyor?
Toksik bir ortamda ya da kişiyle birlikte olunduğunda vücut sinyal verir. Rahat nefes alamamak, ağız kuruluğu, mutsuzluk hissi, negatiflik… Bunların hepsi sınırların aşıldığını gösteren belirtilerdir. Toksik bağları anlamanın en etkili yollarından biri beden farkındalığıdır.
Bu toksik ilişkileri iyileştirmek için nereden başlamalıyız?
İlk adım geri bildirimdir. Bazı insanlar size zarar verdiğinin farkında bile olmayabilir. Hislerinizi dürüstçe paylaşmazsanız, bu toksik duygular içinizde birikir ve sonunda taşar. Bu yüzden “Bu sözün beni kötü hissettirdi” gibi açıklamalarla geri bildirimde bulunmak iyileştirici bir adımdır.
Ancak bazı kişilerle sınır koymak yeterli olmayabiliyor. Bu durumlarda ne önerirsiniz?
Evet, bazı ilişkiler sınır koymakla düzelemeyebilir. Özellikle narsistik kişilerle olan bağlar daha derin ve yıpratıcı olabilir. Bu gibi durumlarda kişi kendini sürekli savunmaya alma haliyle karşı karşıya kalabilir. O yüzden bu tür bağlarda daha dikkatli ve koruyucu olmak gerekiyor.
Peki ya kendimiz? Sadece karşı taraf mı toksik olabilir?
Hayır, yalnızca karşı tarafı değil, kendimizi de değerlendirmeliyiz. Belki siz de bir başkasının canını farkında olmadan acıtıyor, toksik bir etki yaratıyor olabilirsiniz. Savunmaya geçmeden önce kendinizi dinleyin ve bu davranışların sizde neden var olduğunu tarafsızca değerlendirin.
Toksik ilişkiler duygusal olarak da ciddi sorunlara yol açabilir mi?
Kesinlikle. Toksik ilişkiler üzerinde durulmadığında sahte, yüzeysel bağlar oluşur. Bu da insanların duygusal kopukluklar yaşamasına, yalanlara, kaçamaklara neden olabilir. İletişimde dürüstlük ve farkındalık çok kıymetlidir. Ne hissettiğinizi bilmek, sınırlar koymak, gerçek ilişkiler yaşamak için ilk adımdır.
Son olarak tekrar beslenmeye dönelim… Gıdalar ruhumuzu da etkiliyor mu?
Evet, yapay, katkı dolu gıdalar bizi daha katı, daha sert ve yapay bir hale getiriyor. Vücudumuz yoruluyor, toksik yükleniyor. Bu da hayata bakış açımızı ve ilişkilerimizi etkiliyor. Gıdalarla da sağlıklı sınırlar çizmemiz şart. Sahte gıdalar, zamanla bizi sahte insanlara dönüştürebilir.